Yepyeni bir köşeyle karşınızdayım. Uzun bir aradan sonra sizlerle bu köşede yeniden buluşmak inanılmaz heyecan verici. Bundan böyle bu köşede, gündemin nabzını tutarken, ekonominin duayenlerinden, holdinglerin CEO’larına, vakıflardan kamu kurum ve kuruluşlarının temsilcilerine kadar birçok önemli ismi ağırlayarak farklı alanlara dair birçok yeni bilgiyi birlikte paylaşacağız.
Malumunuz bir süredir içinde bulunduğumuz pandemi koşulları ve dövizdeki ani yükselişler ekonomide de dalgalanmalar yarattı fakat kuşkusuz birçok sektörde olduğu gibi inşaat sektörü de bu süreçte ekonominin itici gücü olmaktan vazgeçmedi.
Türkiye’deki inşaat faaliyetleri, gelişen ihtiyaçlara ve elbette değişen yaşam tarzına bağlı şekilde sürekli bir dönüşüm içinde. Son dönemlerde inşaat sektöründe oluşan yeni eğilimler ışığında; çevreci yapılar, ev-ofis sistemleri, akıllı bina sistemleri, modern yaşam alanları ile eğlence ve aktivite merkezleri genel itibariyle baktığımızda modern projelerin vazgeçilmez kriterlerinin içine girdi. Sadece bununla da kalmıyor elbette.
Konut piyasasında hem kamusal hem de özel sektörde kentsel dönüşümün önemi artıyor ve konut-dışı ticari yapılarda da sosyal ihtiyaçları öne çıkaran depreme son derece dayanıklı yapılanmalar ilgi görüyor. Örneğin İstanbul Proje Koordinasyon Birimi; İPKB, İstanbul Valiliği İl Özel İdaresi altında İstanbul ilinin deprem riskini önleme çalışmalarını yönetmek için 2006 yılından itibaren faaliyet gösteriyor. Türkiye’de ilk kez bir risk azaltma projesi olan İSMEP Projesi’ni afet oluşmadan önlem alma yaklaşımı ile ele alarak yalnızca ülkemizde değil, tüm dünyada en başarılı örneklerden biri olarak öne çıkıyor. İstanbul’un deprem ve afetlere hazırlığı için kamu binalarının güçlendirmesini sağlayan İSMEP projesi kapsamında bugüne dek 1231 kamu kampüsünde, 1513 bina güçlendirildi ve bazıları da yeniden yapıldı. Bu gibi faaliyetler ekonomideki devinimi sağlarken sektöre de ivme kazandırıyor ve kentlerin geleceğini doğal afetlere karşı güvence altına alıyor.
Diğer yandan şunun da altını çizmekte yarar görüyorum, kamu kaynaklı altyapı ve dönüşüm projeleri ile yurt dışı müteahhitlik işleri de sektörün iş hacminde önemli bir paya sahip. Çünkü genel itibariyle sektöre yönelik doğrudan yabancı yatırımlar da artış gösteriyor. Dolayısıyla Türkiye’de ve dünyada ekonomik faaliyetin itici güçlerinden olan konut sektörünün küresel ekonomiden aldığı pay da beraberinde artmış oluyor.
Yapılan doğru hamlelerle ekonominin desteklenmesi adına bu dönemde hepimizin ihtiyacı olan en önemli kriter. Dolayısıyla sektörel anlamda bu ve benzeri yatırımların ve projelerin değerlendirilmesi, ekonomiye katma değer kazandırılması çok önemli.
Diğer yandan vakıfların ekonomiye katkılarından bahsetmeden geçmek olmaz. Gelir-servet dağılımına katkıda bulunarak devletin ekonomik yükünü azaltan, istihdamı artırmak gibi sosyal ve ekonomik faaliyetlerinin yanı sıra sağlık kurumu ve benzeri kurumlar açarak ülkenin sağlık ve sosyal ihtiyaçlarına da katkıda bulunan vakıflar, ülkemizin güçlü bir diğer yüzü. O nedenle bu sayfalarda ilerleyen günlerde vakıfları güçlendiren kadın girişimcilere de yer vereceğim.
Sizinle bu köşede yeniden buluştuğum için oldukça mutluyum. Yeni sayımızı keyifle okumanızı diliyorum.