Türkiye’de tıp dünyasında yeniliklerin ve ilklerin insanı olarak tanıdığımız Op. Dr. Fatih Kırar’ı daha yakından tanımak için merak ettiklerimizi sevgili eşi Haticenur Kırar’a sorduk.
Haticenur hanım, öncelik olarak sizi tanıyabilir miyiz?
İstanbul’da bir üniversitede çocuk gastroenteroloğu yapmaktayım, uzman çocuk doktoruyum. Fatih ile 9 yıldır evliyiz, 3 oğlumuz var.
Fatih beyin özgüveni oldukça yüksek. Kimi zaman şarkı söylerken, kimi zaman şiir okurken kimi zaman ise ney üflerken görüyoruz… Bir sanatçı ruhu var mı?
Onun en büyük sanatı cerrahisidir. Başarılı bir cerrah. Özgüveni, bence sanatına güvendiğinden. Bazen ameliyattan çıktığında sorarım nasıl geçti diye, “Şiir gibi oldu.” der… Mesleğini sanat icra edercesine yapıyor.
Op. Dr. Fatih Kırar Türkiye’de ilklerin, yeniliklerin adresi olarak görülüyor. Siz nasıl düşünüyorsunuz?
Çok çalışıyor, okuyor ve araştırıyor. Özellikle ameliyatsız tedavi yöntemleri ile ameliyattan korkan ve yıllardır tedavi edilememiş ızdıraplı, ağrılı hastaların yüzünü güldürüyor. Evet, yenilikçi ve girişimci biri ama enerjisini hastalarından alıyor!
Her başarılı erkeğin ardında bir kadın vardır derler. Fatih beyin başarısında yeriniz olduğunu söyleyebilir miyiz?
Bence, Fatih bey bana rağmen başarıyor. Telefonu, ‘Ne zaman geliyorsun?’ mesajlarımla doludur. O, bana her konuda hep destek olmuştur ama samimi olmak gerekirse ben çok destek olamıyorum. Hatta çok çalıştığı İçin isyan ettiğim oluyor.
İsyanınız ailesine daha fazla vakit ayırması için mi?
Aslında, Fatih eve kaçta gelirse gelsin güler yüzle gelir, asla yorgunum yoruldum demez. Girer girmez çocuklara şakalaşır, güreşir, sırtında boynunda taşır. Oyun oynar, kitap okur. Çocuklar uyuyorsa bile saçlarını okşayıp öper, sevgisini hissettirir. Verimli, etkin vakit geçirir. Çocuklarıyla saatlerce aynı odada olup telefon ve televizyon yüzünden çocuğuyla yarım saat geçiremeyen ebeveynler var maalesef… İsyanım ona kıyamadığımdan, kendisine vakit ayıramadığından oluyor.
Aşk bu… sloganının çıkışından bahseder misiniz?
Fatih, tıp fakültesini kazandığı günden itibaren beyin cerrahı olmak istiyormuş. Arkadaşlarının anlattığına göre her fırsatta da ameliyathaneye koşarmış. Beyin ameliyatı seyredebilen nadir tıp öğrencilerindendir kendisi.
Tedavi ettiği ve takip ettiği hastaların kullandığı ifadeydi aslında, mesleğini bu kadar mı sever insan işini öylesine aşkla yapıyor, aşk bu diye diye bize de dedirttiler… Birkaç hasta sosyal medyada yazdı sonra herkes yazmaya başladı. Biz de hastalarımızın dilinden bir slogan olsun istedik bence de AŞK BU…
Aranızda rekabet veya kıskanma oluyor mu?
Asla, kesinlikle böyle birşey olamaz. Mesleğimiz çok kutsal… İkimizde insanların sağlığı için uğraşıyoruz aile olarak da çocuklarımızı yetiştirmek için bu kadar ulvi ideallerimiz hedeflerimiz varken çekişmek söz konusu olamaz. Başarılarımıza seviniriz aksine.
Op. Dr. Fatih Kırar doktor kimliği dışında sosyal hayatta nasıl biridir?
Fatih bey doktor olmasa ünlü bir düşünür olurdu, diyorum bazen… O, hep düşünür, dinlenirken bile düşünür.
Okuduğu kitaptan, izlediği filmden ders çıkarır. Akrabalar arkadaşlar onun fikrini almak İçin ararlar. İsabetli karar verir, doğru hedefe yönlendirir. Basit bir örnek vermek gerekirse, bir kaç yıl önce çıktığı kasabın yanındaki manavla kapılarının ortak olduğunu görüp beraber misiniz, diye sormuştu. Kasap, kendisi babam olur, deyince de cevap olarak pide salonu açsanıza ne güzel olur demişti. Şimdi herkes orayı pideci olarak bilir.
Op. Dr. Fatih Kırar’ın hayattaki önceliği nedir?
Hastaları, diyebilirim. Fatih bey İstanbul’da köklü bir çok hastanede çalıştı. Erzurum ve Hakkari’de Doğu görevi yaptı. Asistanlığından uzmanlığına hastaları onun hep önceliği oldu. İnsana değer verir. Ameliyattan çıkacak, gelecek diye bekleriz, 112 aramıştır, trafik kazasında beyin kanaması geçiren hastayı kabul eder, mesai kavramı yoktur. Hakkari Şemdinli’de ilk ameliyat yapan hekim olarak yerel ulusal medyada çokça yer aldı. Kendinden bile önce gelir hastaları…
Son olarak, Fatih beyi 3 kelime ile özetlemenizi istesek?
Enerji, güler yüz ve güven.