Ceza Hukuku ağırlıklı çalışmalarının yanı sıra medeni hukuk alanında kadın ve çocuk hakları konusundaki çalışmaları ile mesleğinde 35. yılını doldurarak başarılarını altın harflerle kazımış olan ünlü Avukat Günizi Dizdar, VipTurkey okuyucularına çok özel bir röportaj verdi.
Başarı dolu meslek hayatı boyunca gerek sivil toplum kuruluşları ile gerçekleştirdiği işlerle gerekse toplumsal duyarlılığı ile takdir toplayan Günizi Dizdar, son dönemde iş insanı Kadriye Olgar ile kız çocuklarının eğitimine katkı sağlamak adına yeni bir derneğin kuruluş çalışmalarını yürütüyor.
Başarılı avukat için mesleği ona ne ifade ediyor, günümüz Türkiye’sinde hukuk sistemini nasıl buluyor; bunun gibi birçok sorunun cevabını aldığımız ve ünlü ismin gelecek hedeflerini konuştuğumuz röportajımız sadece VipTurkey okuyucularına özel…
Günizi Hanım, öncelikle sizi tanıyabilir miyiz? Kariyer hayatınız nasıl şekillendi?
1960 yılı Ankara Kırıkkale doğumluyum. Subay bir babanın ve enstitü mezunu bir annenin kızıyım. Ankara Anıttepe Lisesini bitirdikten sonra 1985 yılında İstanbul Üniversitesi Hukuk Fakültesi’nden mezun oldum. Üniversite bittikten sonra aile büyüklerinin tanıdığı bir avukatın yanında staja başladım ve 4,5-5 yıl kadar beraber çalıştık. Bu süreçte spesifik hukuktan ziyade ceza davaları ve özellikle de gümrük davaları konusunda uzmanlaştım ve neredeyse 15-20 yıl kadar hiç bunun dışına çıkmadım.
1990 senesindeyse kendi ofisimi açtıktan sonra her tür dava üzerine çalıştım. Geçtiğimiz günlerde ise meslekte 35. yıl plaketimi aldım. Onur ve gururla taşıyorum. Hali hazırda da serbest avukatlık yapıyorum. Bunun dışında dernek ve sivil toplum kuruluşlarıyla yakın çalışıyorum.
Sözlük anlamını bir kenara bırakırsak, Avukatlık nedir? Mesleğiniz size ne ifade ediyor?
Avukatlık önce direnmeyi ifade ediyor. Haktan yana olabilen bir insanım, kendimce haksız gördüğüm işleri almayan biriyim. Bu bir duruştur neticede… En rahat harcanmaya çalışılan gruplardan bir tanesidir avukatlık ve son dönemdeki hukuksal düzenlemeler ve bilhassa mesleğe alınan tavır neticesinde avukatlık mesleği hiçte kolay değil. Laboratuarı insan olan mesleklerin en zorlarından bir tanesi avukatlıktır. Neticede bir iş sizde başlayıp sizde devam edip sizde bitmez. Bambaşka yerde başlar, size gelir uğrar ve farklı bir karar mekanizmasında sonuçlanır. Bu karar mekanizmasını yönetmek ise sizin işinizdir.
Avukatlık mesleğinin avantajları var mı?
Evet, tabii var. Neticede biz hâkimler kanuna tabiiyiz ve eskiden çok ciddi avantajları vardı. Şimdi ise meslekte 15 yıl emek vermiş avukatların tek avantajı yeşil pasaport sahibi olabilmesidir. Tabii mesleğin birçok zorluğu, sıkıntısı var. Sıkıntıların yanı sıra ise onursal keyfi çok büyüktür. Bir hakkı yerine getirmeyi temin etmek, haklıdan yana olabilmek çok hoş bir duygudur. Haklı insanın hakkını teslim almasına sebep olmakta her zaman çok özel bir olaydır.
Uzmanlık alanınız Ceza Hukuku ve Medeni Hukuk. Bu dalları tercih etme sebebiniz neydi?
Ceza hukukunda çok da şık olmayan ve pek de kadın işi olarak görülmeyen adam öldürme suçları, silah, yaralama, evrakta sahtecilik ve kaçakçılık gibi ağır cezalık suçlarla neredeyse kariyerimin başından beri uğraşmaktayım. Medeni hukukta ise en çok önemsediğim şey boşanmalar. Mutlu bir ailede büyüdüm. Mutlu aile çocuğu olmak çok büyük bir ayrıcalıkmış bunu zaman içerisinde kendi hayatımdan da müvekkillerimin hayatından da gözlemleyerek öğrendim.
Gerçekten mutsuzlaşma noktasına çabuk gelir oldu insanlar. Beklentiler çok farklı. Sosyal yapı ve insan kalitesi, insan kumaşı çok önemli bir husus. Bunlar var olmadan, altyapı oluşturmadan hatta evliliğe ehil mi değil mi kendini sınamadan evliliğe atlayan insanlar gerçekten sonunda kötü boşanmalarla karşılaşıyor. Belki de bazen de hiçbir negativitesi olmayan insanlarda karşı tarafın davranışları nedeniyle olumsuz şeyler yaşıyor. Çünkü iki değişken var, evlilikte iki taraf var. Ama Türkiye gibi ülkelerde aileler de bu işlere müdahil oluyor ve dolayısıyla bundan en büyük zararı evlilik içerisindeki çocuklar görüyor. Bunun önüne geçmeye çalışıyorum. Boşadığım kadar barıştırdığım insan da çoktur. Bazısı da çok basit hadiselerle boşanmaya çıkıyor. Bunların gerçek sıkıntılar olmadığını anlatmaya gayret ediyoruz. Yani avukat olarak bir noktada eğitim ve psikoloji işi de yapıyoruz. Onun için boşanma davalarını enteresan buluyorum, önemsiyorum. Peşinden gelen mal rejimleri için de artık son derece uzman olmak lazım. O noktalarda da farklı danışmanlıklar yapıyoruz.
Ülkemizde hukuk fakültesi sayısının artışı hakkında ki düşüncelerinizi öğrenebilir miyiz? Türkiye’deki hukuk sistemini nasıl buluyorsunuz?
Hukuk maalesef ki özellikle son yıllarda oldukça kolay kazanılabilen bir bölüm haline geldi. Mezunların bilgi kalitesi düşük olduğu gibi insan sayısı çok fazla olduğu için iş kapasitesi fevkalade düşük hale geldi. Gençler ne yazık ki iş bulamıyor, bir sürü bunalım, bir sürü sıkıntı yaşıyorlar.
Türkiye’de hukuk sistemi sağlıklı işlemiyor. Ahbap çavuş ilişkileriyle, bireysel isteklerle yürür hale geldi. Bu, Türkiye açısından çok sıkıntılı bir durum… Dünya sıralamalarında hukuk sistemlerinde Haiti’nin ve Sudan’ın altındayız. Bu çok korkunç bir şey… Bunda sevinmek değil dövünmek gerekir. Ama siyasiler bizlere farklı algıyla yaklaştığı için bunlar ne yazık ki üstünlükmüş gibi anlatılıyor.
Güniz Hanım, mesleki tarihinizde en önemli davanız neydi?
35 meslek yılı içerisinde son derece ilginç insanlarla son derece ilginç olaylarla karşılaştım. Binlerce duruşmaya katıldım ama benim için en enteresan, en önemli ve en iz bırakanı çok önem verdiğim ordu mensuplarının Balyoz ve Ergenekon dosyalarında tutuklu olarak yargılanmaları sırasında verdiğimiz mücadeleydi. 13 kadar denizci amiral ve kıdemli kurmay albay savundum. O dönemi hem yüreğimde bir sızı hem de onur madalyam olarak taşıyorum.
Sosyal sorumluluk projelerinde özellikle çocuklar ve eğitim ile ilgili tüm projelerde aktif olarak görev alıyorsunuz. Bunlardan kısaca bahseder misiniz?
Şimdiki ismi Umut Çocukları Derneği olan Sokak Çocukları Derneğiyle başladım. 27 sene oldu. ERDODER üyesiyim, Sokak Çocukları Derneği ikinci başkanlığım var. Üniversiteli kadınlar derneğinde gönüllü olarak genç kızlarımızı okutuyorum. Çağdaş Yaşamı Destekleme Derneği üyesiyim. Bunun dışında öldürülen, şiddet gören kadınların suçlularının faillerinin takipçisi olduğumuz, polisle birlikte işbirliği yaparak çalıştığımız dava dosyalarımız var.
Yakın zaman da gerçekleştirmek istediğiniz projeleriniz var mı?
Sevgili Kadriye Olgar’la birlikte “Kızlar Okusun Diye” adında bir dernek projemiz var. İnşallah yakın zamanda gerçekleştireceğiz.