Son yüzyılın en büyük felaketlerinden biri 6 Şubat 2023 tarihinde Kahramanmaraş Merkez’de gerçekleşti. Haftalardır yüreğimiz felaketin ardından etkilenen 11 ilimizdeki depremzedelerle birlikte atıyor. Hepimizi derinden etkileyen felaketin acısı içimizi titretiyor. Kaybettiğimiz canların anısına saygımızdan, biz medya olarak belirli bir süre tüm çalışmalarımızı durdurma kararı almıştık. Zaman her şeyin ilacı diyerek, biraz da olsun normalleşmeye çalıştığımız bu günlerde yaşadığımız bu büyük acıyı da hep birlikte atlatacağımıza inanıyoruz…
Bu korkunç süreci nasıl atlattığını, neler yaptığını ve bundan sonraki dönem için bizi nelerin beklediğini Tabakoğlu Tarım A.Ş’nin Yönetim Kurulu Başkanı, değerli iş insanı Özgür Tabakoğlu ile konuştuk. Okuyucularımızın umutlarının yeniden parlayacağı, ışık dolu günlerin yeniden geleceğini hissettikleri enerjileri sayfalarımızda bulmalarını temenni ediyoruz.
Cumhuriyet tarihinde yaşanan en büyük depremde tüm Türkiye yara aldı. Elbette yas sürecinden sonra hayatın akışı ve işlerimizin devam etmesi gerektiği olasılığı ile normalleşmeye çalıştığımız bu zamanlarda siz neler yapmaktasınız?
Öncelikle asrın felaketi olarak tanımladığımız bu büyük badirede hayatını kaybeden vatandaşlarımıza Allah’tan rahmet, tüm yaralılarımıza şifa diliyorum. Elbette felakete yakından tanıklık eden, o coğrafyada yaşayan insanlar kadar değil ama bizlerde olayın üzücü travmasını yaşadık. Bu felaket bizlere millet olarak beraber olmayı, birlik olmayı ve bu değerlerin ne kadar kıymetli olduğunu bir kez daha hatırlattı.
Sorunuzun cevabına gelecek olursak; asla ve asla bu memleketin unutmaması gereken, ders çıkarması gereken bu felaketin ardından, bizlerde çıkardığımız dersler doğrultusunda daha sağlam bir geleceğe yatırım yapıyoruz diyebiliriz. Ertelenmemesi gereken, bir an önce atılması gereken adımları vakit kaybetmeden atmaya gayret ediyoruz. Çünkü inanıyoruz ki her alanda yaşanabilecek tüm felaketlerin önüne çok çalışma ile, toplumsal olarak bir ilerleme kat ederek ancak geçilebilir.
Deprem bölgelerine yaşlısından küçüğüne herkes gücü yettiğince yardım etmeye ve gerekli ihtiyaç listeleri doğrultusunda yardımlar göndermeye çalıştı. Siz ne gibi yardımlarda bulundunuz?
Söylediğiniz gibi memleketin her bir ferdi elinden geldiğine maddi ve manevi olarak destekte bulundu. Bizlerde elimizden geldiğince gerek maddi gerek materyal olarak elimizden gelen desteği verdik. Herkes gibi bizde bu süreçte bu yardımları bir vazife olarak gördük. Manevi olarak da o bölgeden göç etmek zorunda kalan, evini yurdunu terk eden insanları da kendi memleketlerimizde en iyi şartlarda ağırlamak gerektiğini düşünüyoruz. Gerek maddi gerekse yeni bir yaşam kurabilmeleri için istihdam anlamında yardımlar yapmayı da planlıyoruz.
İstanbul depreminin yaklaşmakta olduğunu ön gören bilim insanları hazırlıklı olmamız gerektiğinin sıkça altını çiziyor. Peki, siz kendinizce nasıl önlemler aldınız?
Yine bu bölgede yaşayan herkesin yapması gerektiği gibi bizde kaldığımız konutları, faaliyet gösteren ve işçilerimizin ikinci ev olarak gördüğü yapıları kontrol ettiriyoruz. Gerekirse bilim insanlarımızın ve devlet büyüklerimizin rehberliğinde ekstra önlemler almaya ve iş birliği yapmaya da daima hazırız. Bunun dışında tatbikat uygulamaları ve deprem çantası gibi hazırlıkları olması gerektiği gibi zaten yapıyoruz. Bundan sonra çok daha titiz davranmamız gerekiyor elbette.
Sizce yönetmelikler yeterli mi? Geliştirilmesi gereken uygulamalar ve çalışmalar var mı?
Özellikle 1999 yılı öncesi ve sonrasında farklı dönemlerde yaşadığımız depremlerden sonra temennimiz elbette kayıp vermeden bu tarz doğal afetleri atlatmaktı. Ama Kahramanmaraş merkezli bu afet bize gösterdi ki alınan önlemler maalesef yeterli değil. Çok daha fazlasına ihtiyacımız var. Yoğun nüfuslu bölgelere alternatif yeni cazibe merkezleri kurulmalı ve bu yoğunluk biraz olsun hafifletilmeli. En önemlisi de artık bilimin birçok konuda rehberlik ettiği dönemlerde yaşıyoruz. Fay hatlarının yerlerini biliyoruz, zeminin yapısına dair bilgimiz var. Buna dair ölçümler yapılabiliyor. Bu tarz doğal afetler her zaman olacaktır, bu dünyanın bir düzeni. Ancak bunların felakete dönüşmemesi için atılması gereken adımlar var. Hangi bölgede ne tarz yapılar yapılabilir, sismik izolatör gereken yerler neresidir iyice tespit edilmeli. Depreme uygun olmayan yapılar kısa sürede depreme dayanıklı hale getirilmeli. Ve bunun gibi alınması gereken birçok önlem var.
Depremin sebep olacağı ekonomik duruma ilişkin görüşleriniz neler?
11 ilimizde yaklaşık on milyona yakın vatandaş yaşamaktaydı. Yüz binlerce konut yıkıldı. Ülkemizin fedakâr insanları ve devletimizin gücüyle yaralar sarılmaya başladı. Bu süreçte yeni konutlar yapılacak, geçici yaşam alanları kurulacak. Bunlar tabii ki ülke ekonomisi ve ülke bütçesini doğrudan ilgilendiren konular. Fakat yakın zamanda yapılan yardım kampanyaları ve milletimizin hiçbir yerden talimat almadan kendi başına başlattığı seferberlik bize gösterdi ki biz çok güçlü bir milletiz. Geçmiş tarihimiz zorluklarla, çilelerle dolu. İnanıyorum ki şartlar ne olursa olsun, ülkemizdeki her vatandaş elini taşın altına koymaya daima hazırdır, bugünleri de atlatacaktır. Bu süreç biraz sancılı olabilir fakat bu badireden doğru dersleri çıkarırsak, doğru adımlar atarsak altından kalkacağımıza inanıyorum.